Ana içeriğe atla

YENİ NESİL BELEDİYECİLİK

İZPA, güncel küresel olguları odağına alan Yeni Nesil Belediyecilik ilkelerini benimser. Yerel yönetimlerde yeşil geçişi (sürdürülebilirlik), dijital geçişi (teknoloji) ve sosyal geçişi (katılımcılık) teşvik eden Yeni Nesil Belediyecilik yaklaşımı, şehirleri daha yaşanabilir, sürdürülebilir ve vatandaş-odaklı hale getirmeyi hedefleyen kapsamlı ve çevik bir yönetim anlayışını tariflemektedir. 

Bu sosyo-ekolojik geçiş sürecine uzun soluklu bakmak ve klasik ekonomik kalkınma anlayışını kırmak gerekmektedir.

Resim
Yeni Nesil Belediyecilik içerikli şekil

Yeni Nesil Belediyecilik, gücün demokratikleştirilmesi, müzakerelerin ve katılımcı karar alma mekanizmalarının oluşturulması, bilgi üretiminde paydaş katkısı, kişilerin yapabilirlik kapasitelerinin yükseltilmesi, yerelliğin ve yerel örtük bilginin öneminin vurgulanması, yerel sürdürülebilir kalkınmanın tariflenmesi, toplumsal çözümlere yönelinmesi, dışsallık ve krizlerin dikkate alınması gibi hassasiyetlere sahiptir.

 

 

 

 

 

 

 

“Müşterekler yeşil (ekolojik) geçiş için ön koşuldur.’’ (1)

İzmir vizyonu geliştirilirken öncelik verilecek uygulamalar, kent-bölge ekosistemini iyileştiren, sosyal ve ekolojik hakları ve dönüştürücü bir sosyal paradigma olan müşterekleşme pratiklerini teşvik eden, özel mülkiyet ve rekabetçi piyasa yerine kamusal alanı ve sosyal piyasaya geçişi önceleyen, onarıcı ve öngüsel yapılar oluşturmayı ve kentin ekolojik ayak izini azaltmayı hedefleyen uygulamalar olmalıdır. Müşterekler, bir politik felsefe ve politika gündemi olmanın ötesinde, aktif ve yaşayan bir süreçtir. Paylaşılan kaynakları yöneten sistemler oluşturmak için gereken karşılıklı destek, müzakere, iletişim vb. sosyal uygulamalarla ilgilidir. (2)

“Müşterekler hem bir paradigma, bir söylem, bir etik hem de bir dizi toplumsal uygulama olarak büyük bir dönüşüm vaat ediyor.” (3)

Müşterek mekân, müşterekleşme pratikleri aracılığıyla oluşur ve belirli müşterekleşme biçimlerinin ürünüdür ama aynı zamanda da müşterekleşmenin öznelerini ve müşterekleşme pratiklerini biçimlendirir. Mekân toplumsal ilişkilerin etkin bir biçimi, yapıcı bir unsurdur ve ilişkiler kümesidir. Mekânın müşterek olarak kalması için, mekânı kullanmaya davet edilenlerin katkılarının devamlılığını sürdürecek bir mekanizma olması gerekmektedir.

Müşterek mekân, örneğin bir kent bostanı, bir ürün gibi sabitlenemez çünkü onu üretenleri üretmeye devam eder. Müşterek mekânı yalnızca kamusal ve özel mekândan farklı mülkiyet statüsüne sahip bir mekân olarak kabul etmek mekânın müşterekleşmesi sürecinin taşıdığı potansiyeli yok eder. Müşterek mekân, bir mülkiyet statüsünden öte mülkiyetin temellerine meydan okuma potansiyeline sahip bir toplumsal ilişkiler kümesidir. Hem maddi hem de maddi olmayan müşterekleri güçlendirmek, dünya çapında karşı karşıya olunan sistemik ekolojik krizlerle mücadele etmenin etkin bir yoludur. (4) Yeni bir politik, kolaylaştırıcı ve düzenleyici ilişki olasılığını sağlayan müştereklerin geliştirilmesini kolaylaştırmak için Yeni Nesil Belediyecilik gibi kurumsallaşmaların uygulanması, yukarıdan aşağıya bir planlama yaklaşımı yerine, çeşitli kentsel projelerin kolaylaştırıldığı ve desteklendiği bir müşterek şehir yaklaşımına geçiş anlamına da gelmektedir. 

Bu kurumsallaşmada beş temel aktör rol oynamaktadır: şehrin kendisi, girişimciler, sosyal müşterekler, üniversiteler ve araştırma merkezleri gibi bilgi enstitüleri ve sosyal inovasyon olarak da tariflenebilen vatandaş girişimleri. (5) Müşterekler ve müşterekleşme pratikleri, Yeni Nesil Belediyecilik ilkelerine geçiş için ön koşuldur.

 

1 Bauwens, M., & Onzia, Y, Commons Transition Plan for the City of Ghent, Commons Transition, 8, 2017.

2 Bollier, D, Commoning as a transformative social paradigm, The new systems reader içinde, Routledge, 2020: 348-361.

3 Bollier, Commoning as a transformative social paradigm, 348-361.

4 Stavrides, S, Common Space: The City as Commons, Bloomsbury Publishing, 2016.

5 Bauwens, M, & Onzia, Y, Commons Transition Plan for the City of Ghent, Commons Transition, 8, 2017.