“Nasıl Bir İzmir” çalışmasında altıncı panel, “Tasarım Kenti ve Kentin Tasarımı” oldu
- Resim
İZPA tarafından düzenlenen “Nasıl Bir İzmir” serisi “Tasarım Kenti ve Kentin Tasarımı” başlıklı altıncı panel ile devam etti.
Toplam sekiz panel ile sekiz atölye çalışmasından oluşan ve Doç. Dr. Murad Tiryakioğlu moderatörlüğünde düzenlenen “Nasıl Bir İzmir” serisinin altıncı paneli, 18 Ocak 2025 tarihinde İzQ İnovasyon Merkezi’nde gerçekleşti.

“Tasarım Kenti ve Kentin Tasarımı” başlıklı panelin ilk konuşmacısı olan Dokuz Eylül Üniversitesi Öğretim Üyesi Deniz Güner, 20. ve 21. yüzyılda İzmir’e dair gerçekleştirilen planlama girişimlerini odağına alan bir sunum gerçekleştirdi. İzmir’in 1922 yangını, 1929 ekonomik buhranı, mübadele ve dünya savaşlarının olduğu dönemde molozlar içinde yaşayan bir kent olduğunu, bu durumun ise Kültürpark’ın kurulması ile değiştiğini vurguladı. İzmir’in tasarım ithal eden bir kent olmaktan çıkarak zamanla bir ‘tasarım kenti’ halini aldığını ve tasarım ihraç etmeye başladığını ifade eden Deniz Güner, toplumsal cinsiyet ve feminist bakış açısıyla mimarlık ve şehirciliğe, böylece kadınlar için güvenli kentler oluşturulmasına büyük ihtiyaç duyulduğunu belirtti.
“Hizmetlerin adaletli dağıtılması gerekiyor”
Güner’in ardından söz alan Sabancı Üniversitesi’nden Ayşe Köse Badur ise İzmir’de gerçekleştirilen ve ihtiyaçlar ve haklara dair soruları temel alan araştırmaya ilişkin verileri paylaştığı bir sunum gerçekleştirdi. Yaptıkları araştırmada, katılımcıların yüzde 60’ından fazlasının İzmir’i sakin, özgür, ulaşımı kolay ve iklimi iyi bir kent olarak değerlendirdiğine dikkat çeken Ayşe Köse Badur, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Yaptığımız araştırmada ortaya çıkan endişeler de mevcut. İzmirliler, nüfus olarak daha fazla büyümek istemediklerini ifade ediyor, ‘İstanbullulaşmak istemiyoruz’ diyor. Barınma hakkı ve yapı stoku konusunda olumsuzluklar öne çıkıyor, yeşil alanların eksikliği vurgulanıyor.
İzmir, kadınlar için önemli, özgür bir kent ve kadınlar, özgür oldukları ölçüde kente aidiyet duyuyor. Ama hangi kadınlar? Hizmetlerin adaletli dağıtılması, kentteki ulaşım hakkının herkes erişilebilirliği, herkesin kentte gece güvenle sokağa çıkabilmesi gerekli. Kentte gençlerin de sorunları var. İyi eğitimli gençler başka kentlere ya da yurt dışına gidiyor, kent gençleri elinde tutamıyor. Bunun önüne geçebilmek için yeni istihdam alanları yaratılması gerekiyor.”
Panelin son konuşmacısı olan Kentsel Strateji’den Ali Faruk Göksu, gerçekleştirdikleri atölye çalışmalarından deneyimler paylaştı. Mahallelerin, mahalle sakinleri ile birlikte yeniden tasarımının önemine dikkat çeken Göksu, “Empati kavramını yeniden geliştirerek neler yapabileceğimizi anlamak, bunun yöntemlerini geliştirmek gerekiyor. Yurttaşların projeleri sahiplenmeleri için pilot uygulamalar yapmak gerekiyor” dedi. Katılımcılığı sağlamak ve sağlıklı işletmek için alternatif çözümler üretilmesi gerektiğini belirten Göksu, şunları söyledi:

“Mahalle buluşmalarında kentsel yoksulluğa dair erkekler kadınları, kadınlar ise çocukları konuşturmuyor, katılım için alternatif çözümler geliştirmek gerekiyor.
İzmir için doğa sisteminden öğrenecek çok şeyimiz var, dünyadan örnek uygulamalar mevcut. Örneğin, ‘yeşil kuşak’ politikaları İzmir için uygulanabilir mi, bunu değerlendirmemiz lazım.
‘5Ç’nin, yani çözüm odaklı yönetim, çok yönlü kalkınma, çevre ve sosyal etki, çeşitlilik içinde birliktelik ve çocuk-gençlik-kadın haklarının tasarım süreçlerinde öncelikli olarak göz önünde bulundurulması gerekiyor.”
Panel, konuşmaların ardından soru-cevap bölümü ile sona erdi.
İzmir Büyükşehir Belediyesi İzmir Planlama Ajansı tarafından kurgulanan “Nasıl Bir İzmir” çalışması, iki haftada bir tüm İzmirlilerin katılımına açık olarak gerçekleşecek paneller ve bunları takip eden atölye çalışmaları ile devam edecek. Çalışmanın, Vizyon 2074 Çerçeve Belgesi’ne önemli çıktılar sağlaması bekleniyor.