Ana içeriğe atla

“Nasıl Bir İzmir” serisinde üçüncü panel: Körfez ve Havzalar

  • Resim
    Panelistler ve moderatör sahnede otururken görülüyor

Toplam 8 panel ve 8 atölye çalışmasından oluşan ve Doç. Dr. Murad Tiryakioğlu moderatörlüğünde düzenlenen “Nasıl Bir İzmir” serimizin üçüncü paneli Körfez ve Havzalar başlığı 7 Aralık 2024 tarihinde ile İzQ İnovasyon Merkezi’nde gerçekleşti. 

Resim
Doç. Dr. Irmak Ertör konuşurken görülüyor

Panelin ilk konuşmacısı olan Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Irmak Ertör, ‘mavi ekonomi’ ve ‘mavi büyüme’ kavramları üzerinde durdu. Denizlerin ekonomik büyüme için yeni mekânlar olarak görüldüğüne ve ekolojik sürdürülebilirliğin önemine dikkat çeken ve ekonomik büyüme odaklı hareket etmenin yarattığı sorunlara işaret eden Ertör, “İzmir Körfezi özelinde başlıca sorunlarımız deniz biyoçeşitliliğinin azalması, türlerin tükenmesi, endüstriyel ve tarımsal atıklar ile buna paralel oksijen azalması, çarpık kentleşmenin denize ve kıyıya erişimi zorlaştırması. Ayrıca Aliağa, gemi söküm sektörünün etkisiyle emek ve ekoloji meselelerinin denizel ve kıyısal mekânda kesişiminin önemli bir örneği” şeklinde konuştu.

“Lagünler ve deniz çayırları, deniz ekolojisi için çok önemli”

Ertör’ün ardından söz alan Dokuz Eylül Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Güzel Yücel Gier ise, İzmir Körfezi’ndeki özel çevre koruma alanlarının ve Çakalburnu Lagünü gibi Ramsar alanlarının kenti su taşkınlarına karşı koruduğunu belirtirken, “Lagünün üçte ikisi kurutuldu ve yol yapılarak derelerden beslenmesi engellendi. Balıkların kuluçka alanlarına ve beslenme yerlerine bu şekilde zarar verirseniz balıkçılık biter” dedi. Deniz çayırlarının deniz ekosistemi açısından önemini vurgulayan Gier, sözlerini şöyle sürdürdü:

Resim
Prof. Dr. Güzel Yücel Gier konuşurken görülüyor

“Deniz çayırları, biyoçeşitlilik açısından sulak alanlar kadar önemli. Deniz çayırları için tehditleri bulanıklık, yabancı türler, derin deşarjlar olarak sıralayabiliriz. Müsilaj ise bu sorunların en son noktasında ortaya çıkıyor. Deniz ekosisteminin korunması için disiplinler arası çalışmalar yapılmalı. Şehir plancıları ile, mimarlar ile çalışılmalı. Mimarlar kıyıyı, denizi öğrenmeli. Yerel değerlerin farkına varmalıyız ve haritalamalıyız.”

“Havza çalışmaları büyük önem taşıyor”

Panelin son konuşmacısı olan İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Semahat Özdemir, etkilerini yaşamaya başladığımız iklim krizinin, gelecek on yılların en sorunlu alanı olduğuna işaret ederken, şu şekilde konuştu:

“Aşırı iklim olayları, kuraklık, ısı artışı, su kıtlığı, gıda güvenliği, tüm insanlık için çok önemli riskler. Ülkemiz ise, bu risklere ek olarak dört büyük sorun alanı ile karşı karşıya. Ülkemiz, iklim krizinden en çok etkilenen coğrafyalardan birisi olan Doğu Akdeniz Bölgesi’nde yer almakta ve çok büyük bir kısmı, deprem riski ile karşı karşıya. Ülkemizdeki akarsu havzalarının çok büyük bölümünde ciddi kirlilik sorunu yaşanmakta. Havzalardaki yüzey suları ve yeraltı suları azalma ve kirlenme tehdidi altında, tarım topraklarımız kimyasallar ve hava kirliliği gibi nedenlerle kirlenmekte. Kirlilik sorunu yaşanan havzalarımızda üretilmekte olan tarımsal ürünler, sağlığımızı tehdit eder nitelikte.

Tüm bu nedenlerle, kendi içinde bir ekosistem bütünlüğüne sahip olan havzalarımıza dair çalışmalar yapmak, stratejik planlar ve eylem planları yapmak, öncelikleri belirlemek, eylemleri hayata geçirecek aktörleri ve yöntemleri belirlemek ve ne denli başarıldıklarını izlemek çok önemli.”

Panel, konuşmaların ardından soru-cevap bölümü ile sona erdi.

Resim
Doç. Dr. Semahat Özdemir kürsüde konuşurken görülüyor